BGPLvH. Sure adını, 80. ayette geçen ve Medine’nin kuzeyinde bulunan Semud kavminin yaşadığı yerin adından almıştır. Hicr ayette geçen yerin adıdır. Hicr suresinde Allah’ın birliğinden ve varlığından, Allah’tan başka ilah olmadığından, peygamberlik ve peygamberlere imandan söz süresinde öldükten sonra dirilme, hesap konuları ve sorgulanma yer alır. Surenin ilk konularında Kur’an-ı Kerim, vahiy gelmesi ve peygamberlikten bahsetmektedir. İnsanın bedenen yaratılışı ve ruhen yaratılışı devamında yer alır. Allah’ın rahmetinden sıkça bahsedilmiştir. Hicr süresinde Allah’tan gelen secde buyruğuna şeytanın uymaması da geçmektedir. İyi insanların ve salih ameller işleyenlerin uhrevi mükafatları bulunmaktadır. Bazı peygamberlerin kıssaları da bu surede geçmektedir. Bazı kavimlerin, inkarcıların yaptıkları kötülükler, azgınlıklar ve sonrasında nasıl helak olduklarına yer Hicr Suresi Türkçe lam ra tilke ayatül kitabi ve kur'anim yeveddüllezıne keferu lev kanu ye'külu ve yetemetteu ve yülhihimül emelü fe sevfe ya' ma ehlekna min karyetin illa veleha kitabüm ma' tesbiku min ümmetin eceleha ve ma yeste' kalu ya eyyühellezi nüzzile aleyhiz zikru inneke le ma te'tına bilmelaiketi in künte mines nünezzilül melaikete illa bil hakkı ve ma kanu izem nahnü nezzelnez zikra ve inna lehu le le kad erselna min kablike şiyeıl ma ye'tıhim mir rasulin illa kanu bihı neslükühu fı kulubil yü'minune bihı ve kad halet sünnetül lev fetahna aleyhim babem mines semai fe zallu fıhi ya' kalu innema sükkirat ebsaruna bel nahnü kavmün le kad cealna fis semai bürucev ve zeyyennaha lin hafıznaha min külli şeytanir menisterekas sem'a fe etbeahu şihabüm erda medednaha ve elkayna fıha ravasiye ve embetna fıha min külli şey'im cealna leküm fıha meayişe ve mel lestüm lehu bi im min şey'in illa ındena hazinühu ve ma nünezzilühu illa bi kaderim ma' erselner riyaha levakıha fe enzelna mines semai maen fe eskaynakümuh ve ma entüm lehu bi inna le nahnü nuhyı ve nümıtü ve nahnül le kad alimnel müstakdimıne minküm ve le kad alimnel müste' inne rabbeke hüve yahşüruhüm innehu hakımün le kad halaknel insane min salsalim min hameim canne halaknahü min kablü min naris iz kale rabbüke lil melaiketi innı haliküm beşeram min salsalim min hameim iza sevveytühu ve nefahtü fıhi mir ruhıy fekau lehu secedel melaiketü küllühüm iblıs eba ey yekune meas ya iblısü ma leke ella tekune meas lem ekül li escüde li beşerin halaktehu min salsalim min hameim fahruc minha fe inneke inne aleykel la'nete ila yevmid rabbi fe enzırnı ila yevmi yüb' fe inneke minel yevmil vaktil ma' rabbi bima ağveytenı le üzeyyinenne lehüm fil erdı ve le uğviyennehüm ıbadeke minhümül haza sıratun aleyye ıbadı leyse leke aleyhim sültanün illa menittebeake minel inne cehenneme le mev'ıdühüm seb'atü ebvab likülli babim minhüm cüz'üm müttekıyne fı cennativ ve bi selamin neza'na ma fı sudurihim min ğıllin ıhvanen ala sürurim yemessühüm fıha nesabüv ve ma hüm minha bi ıbadı ennı enel ğafurur enne azabı hüvel azabül nebbi'hüm an dayfi dehalu aleyhi fe kalu selama kale inna minküm la tevcel inna nübeşşiruke bi ğulamin e beşşertümunı ala em messeniyel kiberu fe bime beşşernake bil hakkı fe la teküm minel ve mey yaknetu mir rahmeti rabbihı illed fe ma hatbuküm eyyühel inna ürsilna ila kavmim ale lut inna le müneccuhüm kadderna inneha le minel cae ale lutnil inneküm kavmümü bel ci'nake bima kanu fıhi eteynake bil hakkı ve inna le esri bi ehlike bi kıt'ım minel leyli vettebı' edbarahüm ve la yeltefit minküm ehadüv vemdu haysü tü' kadayna ileyhi zalikel emra enne dabira haülai maktuum cae ehlül medıneti inne haülai dayfı fe la ve la e ve lem nenheke anil haülai benatı in küntüm amruke innehüm le fı sekratihim ya' ehazethümüs sayhatü cealna aliyeha safileha ve emtarna aleyhim hıcaratem min fı zalike le ayatil lil inneha le bisebılim fı zalike le ayatel lil mü' in kane ashabül eyketi le minhüm ve innehüma le bi imamim le kad kezzebe ashabül hıcril ateynahüm ayatina fe kanu anha mu' kanu yenhıtune minel cibali büyuten ehazethümüs sayhatü ma ağna anhüm ma kanu ma halaknes semavati vel erda ve ma beynehüma illa bil hakk ve innes saate le atiyetün fasfehıs safhal rabbeke hüvel hallakul le kad ateynake seb'am minel mesanı vel kur'anel temüddenne ayneyke ila ma metta'na bihı ezvacem minhüm ve la tahzen aleyhim vahfıd cenahake lil mü' kul innı enen nezırul enzelna alel cealül kur'ane ve rabbike le nes'elennehüm kanu ya' tü'meru ve a'rıd anil kefeynakel yec'alune meallahi ilahen ahar fe sevfe ya' le kad na'lemü enneke yedıyku sadruke bima sebbıh bi hamdi rabbike ve küm mines rabbeke hatta ye'tiyekel yekıynHicr Suresi Türkçe Lâm Râ. Bunlar, kitabın ve apaçık olan Kur'an'ın edenler, "Keşke müslüman olsaydık" diye çok arzu onları yesinler içsinler, yararlansınlar; emelleri onları oyalayadursun. İleride gerçeği ettiğimiz her memleketin mutlaka bilinen bir yazısı belli vakti toplum ecelini geçemez ve ondan geri de ki "Ey kendisine Zikir Kur'an indirilen kimse! Sen mutlaka delisin!"7."Eğer doğru söyleyenlerden isen bize melekleri getirsene!" melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara mühlet o zikri Kur'an'ı biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette Muhammed! Andolsun, senden önceki topluluklara da peygamber kendilerine gelen her peygamberle alay şekilde onların tutumlarına uygun olarak biz onu suçluların kalbine milletlerin helakine dair Allah'ın kanunu geçmiş iken onlar buna Kur'an'a gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkmaya koyulsalar yine "Gözlerimiz döndürüldü, biz herhâlde büyülenmiş bir toplumuz" biz gökte burçlar yaptık ve onu, bakanlar için kovulmuş her şeytandan kulak hırsızlığı eden olursa, onu da parlak bir ateş takip de yaydık, ona sabit dağlar yerleştirdik ve orada ölçülü bir biçimde her şeyi hem sizin için, hem de sizin rızık vermediğiniz kimseler için geçimlikler meydana şey yoktur ki hazineleri yanımızda olmasın. Biz onu ancak belli bir ölçüyle da aşılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık. Onu toplayıp depolayan da siz şüphesiz biz diriltir, biz öldürürüz ve biz her şeye gerçek biz, sizden önce gelip geçenleri de biliriz, sonraya kalanları senin Rabbin onları diriltip bir araya getirecektir. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan de daha önce dumansız ateşten Rabbin meleklere, "Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin" üzerine bütün melekler saygı ile İblis, saygı ile eğilenlerle beraber olmaktan "Ey İblis! Saygı ile eğilenlerle beraber olmamandaki maksadın ne?" dedi ki "Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem."34, "Öyleyse çık oradan, çünkü sen kovuldun. Şüphesiz hesap gününe kadar lânet senin üzerinedir" "Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver" da, "O halde sen vakti yalnızca benim tarafımdan bilinen güne kıyamete kadar mühlet verilenlerdensin" "Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım" "İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hakimiyetin yoktur" cehennem, onların hepsinin buluşacağı yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar "Girin oraya esenlikle, güven içinde" onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı orada hiçbir yorgunluk dokunmaz, onlar oradan çıkarılacak da Muhammed! Kullarıma, benim elbette çok bağışlayıcı, çok merhametli olduğumu, azabımın da elem dolu azap olduğunu haber İbrahim'in misafirlerinden de haber misafirler İbrahim'in yanına girmiş ve "Selam" demişlerdi. O da, "Gerçekten biz sizden korkuyoruz" "Korkma, biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz" "Bana yaşlılık gelip çatmış iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeliyorsunuz?" sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma" ki "Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?" "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" dediler "Şüphesiz biz suçlu bir millete ailesi başka Onlar suçlu değillerdir. Lût'un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik."61, melekler Lût'un ailesine gelince Lût onlara, "Gerçekten siz tanınmayan kimselersiniz" ki "Evet, fakat biz sana kavminin şüphe etmekte olduğu azabı getirdik."64."Biz sana gerçeği getirdik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz."65."Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiçbiriniz arkaya bakmasın. Emrolunduğunuz yere doğru geçin gidin." şu durumu kesin olarak bildirdik "Sabaha çıkarken onların sonu kesilmiş olacak." halkı sevinerek dedi ki "Şüphesiz bunlar benim misafirlerimdir. Sakın beni rezil etmeyin."69."Allah'a karşı gelmekten sakının, beni utandırmayın" "Biz seni insanlarla ilgilenmekten menetmemiş miydik" "İşte kızlarım. Eğer yapacaksanız onlarla evlenebilirsiniz" Lût'a "Ömrüne andolsun ki onlar şehvetten gözleri dönmüş halde sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlar Bu durumda asla seni dinlemezler" güneşin doğuşu sırasında o korkunç uğultulu ses onları onların altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler şehrin kalıntıları hâlâ mevcut olan bir yol üstünde bunda inananlar için bir ibret halkı da şüphesiz zalim da intikam aldık. İkisi de Lût kavminin yaşadığı Sodom ile Şuayb kavminin yaşadığı Eyke belirgin bir anayol üzerinde Hicr halkı da peygamberleri onlara âyetlerimizi vermiştik de onlardan yüz güven içinde dağlardan evler da sabaha çıkarlarken o korkunç uğultulu ses oldukları şeyler kendilerine bir fayda gökleri, yeri ve her ikisi arasında bulunanları ancak hakka ve hikmete uygun olarak yarattık. Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Sen şimdi güzel bir şekilde hoşgörü ile muamele Rabbin hakkıyla yaratanın ve herşeyi bilenin ta biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve büyük Kur'an'ı bir kısmını faydalandırdığımız şeylerde sakın gözün kalmasın. Onlara karşı mahzun olma ve mü'minlere şefkat kanadını ki "Gerçekten ben, apaçık bir uyarıcıyım." biz kendi kitaplarını parçalara ayıranlara da kitap onlar, bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar ederek Kur'an'ı da parça parça andolsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka Muhammed! Şimdi sen, sana emrolunanı açıkça ortaya koy ve Allah'a ortak koşanlara aldırış biz, Allah ile beraber başka ilah edinen alaycılara karşı sana yeteriz. İlerde onların söyledikleri şeylerden dolayı göğsünün daraldığını halde Rabbini hamd ile tesbih et yücelt ve secde edenlerden ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet Suresi Arapça YazılışıHicr Suresi KonusuSûrenin ilk konusu Kur’an, vahiy ve peygamberliktir. Daha sonra insanın beden ve ruh varlığının yaratılış süreci ile İblîs’in Allah’tan gelen secde buyruğuna uymaması anlatılır. İyilerin uhrevî mükâfatları, Allah’ın rahmetinin genişliği; Hz. İbrâhim ve Lût ile Eyke halkı ve Hicr halkıyla ilgili kısa bilgiler, Hz. Peygamber’e ve müminlere verilen müjdeler, inkârcılara yapılan uyarılar sûrenin belli başlı Suresi FaziletiBazı tefsir kitaplarında meselâ bk. Zemahşerî, II, 320; Beyzâvî, I, 657 sûrenin fazileti hakkında Übey b. Kâb’dan rivayet edilen, “Hicr sûresini okuyan kimseye muhacirlerin, ensarın ve Hz. Peygamber’le alay eden kişilerin sayısının on katı ecir verilir” meâlindeki hadisin mevzû olduğu kabul edilmektedir İbnü’l-Cevzî, I, 239-241; Zerkeşî, I, 432; İbn Hacer, IV, 94.Hicr Suresi TesfiriKur’ân-ı Kerîm’in bazı sûrelerinin başında yer alan bu harflere “hurûf-ı mukattaa” adı verilir İslâm bilginlerinin bu harflerle ilgili görüş ve yorumları hakkında bilgi için bk. Bakara 2/1.Âyetteki “bu” işaret zamiri sûrenin âyetlerini ve onların içerdiği bilgileri gösterir. Taberî’ye göre “kitap” –bugün Kitâb-ı Mukaddes diye anılan– Tevrat ve İncil gibi önceki kitaplardır; “Kur’an” ise Kur’ân-ı Kerîm’in o zaman henüz tamamlanmadığı için bütününü değil inzal edilmiş olan kısmını ifade eder XIV, 1. Zemahşerî hem “kitap” hem de “Kur’an” kelimesiyle konumuz olan sûrenin kastedildiğini belirtir II, 309. Râzî’ye göre ise her iki kelimeden maksat Kur’ân-ı Kerîm’dir; fakat ilki onun yazılı şeklini, ikincisi de okunuşunu ifade eder XIX, 151. İbn Âşûr da bu görüşü tercih etmiştir XIV, 8.Âyetin sonundaki mübîn kelimesi genellikle “açık seçik, anlaşılan” veya kısaca “apaçık” şeklinde çevrilir. Taberî’ye göre kelime burada, “O Kur’an âyetleri, üzerinde düşünüp taşınanlara doğruluk ve hidayet yolunu açıklar” anlamına gelecek bir konumda kullanılmıştır. Bu anlama göre sûrenin başında dinleyici ve okuyucu, sıradan bir sözle değil, insanlığa doğruluk ve hidayet yolunu gösteren, ebedî kurtuluş için gerekli olan inanç ve amel hayatıyla ilgili bilgiler ve dersler veren ilâhî kelâmla karşı karşıya bulunduğu hususunda uyarılmakta; âyetleri bu şuurla, onlardan istifade edecek tarzda dikkatli ve edepli bir şekilde dinlemek veya okumak gerektiğine işaret edilmektedirSonuç olarak sûrenin başında ilâhî vahyin önemine dikkat çekilmekte, onu dikkatle dinleyip aydınlatıcı içeriğinden yararlanarak doğru yolu bulmanın gerekliliği vurgulanmaktadır. Ayetel Kürsi duasını okumak için Ayetel Kürsi linkine tıklayabilirsiniz. Meal Ayet Arapça يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ اَنْ تَرِثُوا النِّسَٓاءَ كَرْهًاۜ وَلَا تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُوا بِبَعْضِ مَٓا اٰتَيْتُمُوهُنَّ اِلَّٓا اَنْ يَأْت۪ينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍۚ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِۚ فَاِنْ كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـًٔا وَيَجْعَلَ اللّٰهُ ف۪يهِ خَيْرًا كَث۪يرًا Türkçe Okunuşu * Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû lâ yahillu lekum en teriśû-nnisâe kerhâens velâ ta’dulûhunne liteżhebû biba’di mâ âteytumûhunne illâ en ye/tîne bifâhişetin mubeyyinetinc ve’âşirûhunne bilma’rûfic fe-in kerihtumûhunne fe’asâ en tekrahû şey-en veyec’alaAllâhu fîhi ḣayran keśîrân 1. Ömer Çelik Meali Ey iman edenler! Kadınları mirâs yoluyla zorla almanız size helâl değildir. Onlar apaçık bir hayâsızlık yapmadıkça, kendilerine verdiğiniz şeylerin bir kısmını geri almak için onları sıkıştırmayın. Eşlerinizle hoşça ve güzelce geçinin. Onlardan hoşlanmazsanız da sabredin. Olabilir ki bir şey hoşunuza gitmez de, bakarsınız Allah onda sizin için pek çok hayırlar takdir etmiştir. 2. Diyanet Vakfı Meali Ey iman edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl değildir. Apaçık bir edepsizlik yapmadıkça, onlara verdiğinizin bir kısmını ele geçirmeniz için de kadınları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmazsanız biliniz ki Allah'ın hakkınızda çok hayırlı kılacağı bir şeyden de hoşlanmamış olabilirsiniz. 3. Diyanet İşleri Eski Meali Ey İnananlar! Kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Apaçık hayasızlık etmedikçe onlara verdiğinizin bir kısmını alıp götürmeniz için onları sıkıştırmayın. Onlarla güzellikle geçinin. Eğer onlardan hoşlanmıyorsanız, sabredin, hoşlanmadığınız bir şeyi Allah çok hayırlı kılmış olabilir. 4. Diyanet İşleri Yeni Meali Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helâl değildir. Açık bir hayâsızlık yapmış olmaları dışında, kendilerine verdiklerinizin bir kısmını onlardan geri almak için onları sıkıştırmayın. Onlarla iyi geçinin. Eğer onlardan hoşlanmadıysanız, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda pek çok hayır yaratmış olur. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir. Verdiğiniz mehrin bir kısmını kurtaracaksınız diye, onları sıkıştırmanız da helal değildir. Ancak açık bir hayasızlık yapmış olurlarsa başka. Onlarla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmadınızsa, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmasanız da Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur. 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Ey o bütün iyman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size halâl olmadığı gibi verdiğiniz mehrin birazını kurtaracaksınız diye onları tazyık etmeniz de halâl olmaz, meğer ki arayı açacak bir fuhş irtikâb eylemiş olsunlar, haydin onlarla güzel geçinin, şayed kendilerini hoşlanmadınızsa olabilir ki siz bir şeyi hoşlanmazsınız da Allah onda bir çok hayırlar takdir etmiş bulunur 7. Hasan Basri Çantay Meali Ey îman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmanız ve onların — kendilerine verdiğiniz mehir den birazını gider ib elinize geçire bilmeniz için — tazyik etmeniz size halâl olmaz. Meğer ki arayı açacak bir fuhuş irtikâb etmiş olsunlar. Onlarla kadınlarınızla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmadınızsa olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur. 8. Hayrat Neşriyat Meali Ey îmân edenler! Kadınlara zorla vâris olmanız size helâl olmaz! Verdiğiniz mehrin bir kısmını alıp götürmeniz için onları sıkıştırmayın; ancak apaçık bir hayâsızlık yapmaları müstesnâ. Hem onlarla iyi geçinin! Fakat onlardan hoşlanmazsanız artık sabrediniz, olur ki bir şey hoşunuza gitmez de Allah, onda birçok hayır takdîr etmiş bulunur. 9. Ali Fikri Yavuz Meali Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size halal olmaz. Cahiliyyet devrinde mevcud bir âdete göre, bir erkek, akrabasından ölen birinin malına varis olduğu gibi, onun karısına da varis olurdu. Bunu isterse mihir vermeksizin kendine nikâhlar ve dilerse mihrini almak suretiyle başkasına nikâhlardı. Bu âyet-i kerime o kötü âdeti yasaklamıştır. Verdiğiniz mehrin birazını kurtaracaksınız diye, onları tazyik etmeniz, mal karşılığında boşamak istemeniz de helâl olmaz. Meğer ki onlar, arayı açacak bir fuhuş irtikâp etmiş olsunlar. Onlarla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmadınızsa, olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur. 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ey mü'minler! Kadınlara zor zoruna varis olmanız ve onlara vermiş olduğunuzun bazısını giderip kurtarmanız için onları tazyik etmeniz sizin için helâl olmaz. Meğer ki apaçık bir fuhuş yapıversinler. Ve onlarla maruf veçhile geçininiz. Şayet onları kerih görür iseniz, olabilir ki siz bir şeyi kerih görürsünü, Allah Teâlâ ise onda birçok hayır vücuda getirir. 11. Ümit Şimşek Meali Ey iman edenler! Kadınları zorla miras olarak almak size helâl olmaz. Onlar apaçık bir fuhuş irtikâp etmedikçe, kendilerine vermiş olduğunuz mehirden birşeyler koparabilmek için onları sıkıştırmayın. Onlarla güzellikle geçinin. Onlardan hoşlanmayacak olsanız da, bakarsınız, Allah, sizin hoşlanmadığınız birşeyde nice hayırlar yaratmıştır. 12. Yusuf Ali English Meali O ye who believe! Ye are forbidden to inherit women against their will. Nor should ye treat them with harshness, that ye may Take away part of the dower ye have given them,-except where they have been guilty of open lewdness; on the contrary live with them on a footing of kindness and equity. If ye take a dislike to them it may be that ye dislike a thing, and Allah brings about through it a great deal of good. Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Nisâ Sûresi 19. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. Meal Ayet Arapça اَللّٰهُ لَط۪يفٌ بِعِبَادِه۪ يَرْزُقُ مَنْ يَشَٓاءُۚ وَهُوَ الْقَوِيُّ الْعَز۪يزُ۟ Türkçe Okunuşu * Allâhu latîfun bi’ibâdihi yerzuku men yeşâ/us ve huve-lkaviyyu-l’azîzu 1. Ömer Çelik Meali Allah kullarına karşı çok lutufkârdır. Dilediğini istediği şekilde rızıklandırır. Çünkü O çok kuvvetlidir, kudreti dâimâ üstün gelendir. 2. Diyanet Vakfı Meali Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür. 3. Diyanet İşleri Eski Meali Allah, kullarına lütufta bulunandır. Dilediğini rızıklandırır. Kuvvetli olan da güçlü olan da O'dur. 4. Diyanet İşleri Yeni Meali Allah, kullarına çok lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Allah kullarına çok lütufkârdır. Dilediğine rızık verir. O çok kuvvetlidir, çok güçlüdür. 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Allah kullarına lûtufkârdır, her dilediğini bir suretle merzuk kılar ve o öyle kaviy öyle azîz 7. Hasan Basri Çantay Meali Allah, kullarına çok lûtufkârdır. Kimi dilerse onu rızıklandırır. O muradına haakim ve kavidir, yegâne gaalibdir. 8. Hayrat Neşriyat Meali Allah, kullarına çok lütufkârdır. Dilediğini dilediği şekilde rızıklandırır. Çünki O, Kavî pek kuvvetlidir, Azîz kudreti dâimâ üstün gelendir. 9. Ali Fikri Yavuz Meali Allah, kullarına çok lütûf ihsan edendir. Her dilediğini bir türlü rızıklandırır. O, çok kuvvetlidir, her şeye gâlibdir. 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Allah, kullarına çok lütfedicidir, dilediğini merzûk buyurur. Ve O, her şeye kâdirdir, galiptir. 11. Ümit Şimşek Meali Allah kullarına karşı lütuf sahibidir; O dilediğini rızıklandırır. O karşı konulmaz kuvvet sahibidir; O herşeyin mutlak galibidir. 12. Yusuf Ali English Meali Gracious is Allah to His servants He gives Sustenance to whom He pleases and He has power and can carry out His Will. Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şûrâ Sûresi 19. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. Bayraktar Bayraklı Yeni Bir Anlayışın Işığında Kur'an MealiAllah, kullarına çok lütufkardır, dilediğini rızıklandırır. O, güçlüdür; her şeyin üstesinden Okuyan Kur’an Meal-TefsirAllah kullarına cömerttir; dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür. Edip Yüksel Mesaj Kuran ÇevirisiALLAH kullarına lütfedendir. Dilediğini/dileyeni rızıklandırır. O Güçlüdür, kullarına karşı çok hoşnut edicidir. Dilediğini rızıklandırır. O, Mutlak Güç Sahibi'dir, Mutlak Üstün Olan' Vakfı Süleymaniye Vakfı MealiAllah, kullarına karşı latiftir*. O, tercihini doğru yapanı rızıklandırır. Üstün olan O, işini başaran O' Rıza Safa Kur'an-ı Kerim GerçekAllah, kulları için, En İnce Ayrıntılarla Gerçekleştirendir. Dilediği ölçüde geçimlik verir. Çünkü O, Kudretlidir; İslamoğlu Hayat Kitabı Kur’anAllah kullarına karşı sonsuz lütuf sahibidir; dilediğine dilediği rızkı verir zira O mutlak güç, sınırsız yücelik Nuri Öztürk Kur'an-ı Kerim MealiAllah, kullarına çok lütufkardır; dilediğini rızıklandırır. O'dur en güçlü, O'dur en yüce...Ali Bulaç Kur'an-ı Kerim ve Türkçe AnlamıAllah, kullarına karşı lütuf sahibidir; dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, sadeleştirilmiş Allah kullarına çok lütufkardır. Dilediğine rızık verir. O çok kuvvetli, çok Esed Kur'an MesajıAllah kullarına çok lütufkardır; dilediğine rızık verir, çünkü yalnız O güçlüdür, İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe MealiAllah, kullarına çok lütufkardır, dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, mutlak güç Hamdi Yazır Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiAllah kullarına lutufkardır, her dilediğini bir suretle merzuk kılar ve o öyle kaviy öyle azizSüleyman Ateş Kur'an-ı Kerim ve Yüce MealiAllah kullarına lutufkardır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, kullarına karşı lütuf sahibidir; dilediğini rızıklandırır. O, kuvvetlidir, Basri Çantay Kur'an-ı Hakim ve Meal-i KerimAllah, kullarına çok lutufkardır. Kimi dilerse onu rızıklandırır. O muradına haakim ve kavidir, yegane kullarına çok lutufkardır. Dilediğini rızıklandırır. O'dur Kavi, Piriş Kur'an-ı Kerim Türkçe AnlamıAllah, kullarına karşı çok lütufkardır. Dilediğini rızıklandırır. Güçlü ve galip olan O' Yıldırım Kuran-ı Kerim ve MealiAllah kullarına büyük lütuf sahibidir. Dilediği her kulunu, bir türlü rızıklandırır. O, pek kuvvetlidir, üstün kudret Hulusi Türkçe Kur'an ÇözümüAllah kullarında Latiyf'tir, dilediğini rızıklandırır... O Kaviyy'dir, Aziyz' Yüksel Eski Baskı Mesaj Kuran ÇevirisiALLAH kullarına lütfedendir. Dilediğini ve/veya dileyeni rızıklandırır. O Güçlüdür, Aktaş Eski Baskı Kerim Kur'anAllah, kullarına karşı çok hoşnut edicidir. Dilediğini rızıklandırır. O, Mutlak Güç Sahibi'dir, Mutlak Üstün Olan' Khalifa The Final TestamentGOD is fully aware of all His creatures; He provides for whomever He wills. He is the Powerful, the Monotheist Group The Quran A Monotheist TranslationGod is Gracious to His servants; He gives provisions for whoever He wills, and He is the Powerful, the Quran A Reformist TranslationGod is Gracious to His servants; He gives provisions for whomever He wills, and He is the Powerful, the Noble.

sura suresinin 19 ayetinin fazileti